28 Temmuz 2010 Çarşamba

Özel Sanat Eğitimi Nedir?


Özel eğitimde sanat eğitimi Türkiye 'de yeni bir alan ; ancak ilk bakışta uygulanması zor görünen engellilerin de sanat eğitimi alabilmesi, bu çalışmaların Türkiye'deki öncüsü  Yard. Doç. Dr. Bülent SALDERAY tarfından çeşitli tez ve makale çalışmalarında ele alınmış ve uygulamalar ile sonuçları hakkında takipçilerine ve özel eğitim gerektiren çocuklarla ailelerine yeni bir pencere açmıştır.

Genel tanımı ile sanat eğitimi; eğitimin sanatla buluştuğu temel noktadır.

Sanat eğitimi, bireylere kişilik kazandırma, insancıl değerler aşılama, topluma karşı duyarlı hale getirme, yaşanılan olumsuz koşulları olumlu hale getirme, kendilerini gerçekleştirme, estetik değer ve beğeni ile donatma ve mutluluk öğelerini tatma konusunda yardımcı olabilen bir eğitim alanıdır.

Sanat eğitimi yalnızca; yetenekli, sanat eğitimini arzulayan ya da sanatsal faaliyette bulunmak isteyen bireyler için değil; toplumdaki bütün bireyler için gerekli olan bir olgudur (Salderay, 2003).

Sanat eğitiminin amacı nedir?

Sanat eğitiminin amacı sanatsal olana ulaşmak değildir. Sanatsal olana ulaşmak sanatın amacıdır. Sanat eğitiminin amacı bireye ulaşmaktır. Bu nedenden dolayı sanat eğitimi, bireyin ihtiyacına cevap verecek nitelikte oluşturulmalıdır ve uygulanmalıdır. Bireyin ihtiyacına cevap verecek bir sanat eğitimi programının oluşturulması bireyi iyi tanımakla ve isteklerini bilmekle ilintilidir (Salderay,2003).

Güzel sanatlar ile güzel sanatlar eğitimi arasındaki fark ne?

Genelde toplumda yaşayan bir çok insan, ne yazık ki daha; Güzel Sanatlar Fakültelerinden yetişen bireylerle Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümlerinden yetişen bireyler arasındaki farkı kavramış durumda değildir. Durum böyle olunca da; kimin ne iş yaptığının sınırı belirlenmemiş olmaktadır. Aslına bakıldığında; belki, bu çok büyük bir sorun olarak algılanmamaktadır. Ancak; durum eğitim açısından değerlendirildiğinde ise oldukça büyük sıkıntılara ve yanlışlıklara neden olmaktadır.

Güzel Sanatlar Fakültelerinde yetişen bireyler; genel yapı içerisinde, sanatı icra etmeye yönelik bir eğitim almaktalar. Diğer bir deyişle; fakültede yetişirken sanatın nasıl daha iyi yapılacağı konusunda geniş bir donanımla yetişmekteler. Daha doğrusu aldıkları eğitim sanatın uygulanmasına ve sanatın teorik yapısına yönelik bir programı içermektedir. Alınan bu program bireylerin sanatçı kişilikle yetişmelerinde (mezun olmalarında) önemli bir rol oynamaktadır. Güzel sanatlar fakültelerinin; sanatın gelişimi ve kültürlenme adına üstlenmiş oldukları bu rol, kuşkusuz göz ardı edilemez.

Ancak; Güzel Sanatlar Fakültelerinin Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümlerinden ayrıldığı önemli bir husus bulunmaktadır. Eğitim Fakültelerinin Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümlerinde yetişen bireyler sanatçı yetiştiren bir programdan çok eğitimci yetiştirmeye yönelik bir programdan mezun oluyorlar. Diğer bir deyişle; Eğitim Fakültelerine bağlı Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümlerinin temel amacı öğretmen/eğitimci yetiştirmektir. Bu bölümlerde yetişen bireyler, eğitimci bir kişilikle yetiştiklerinden sanatı icra etmekten çok öğrenciyi nasıl geliştireceğine yönelik bir programa tabi tutulmaktalar. Bununla birlikte; almış oldukları dersler çocuğun gelişim dönemleri, çocuğun psikolojik yapısı, çeşitli eğitim yaklaşımları, materyal hazırlama ve geliştirme….vb. eğitim konularını içermektedir. Bu süreçte; bireyler sanatın mevcut olanaklarını öğrenirken, bunu öğrenciye uygularken nasıl kullanacaklarını hem uygulamada hem de teorikte öğrenmiş oluyorlar.

Güzel Sanatlar Fakülteleri ile Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümleri birbirinden ayrı ve farklı programlar uygulayan yapılanmalardır. Yukarıda sözü edilen içerikler de bunu kanıtlamaktadır. Günümüz Türkiye’sinde bu fakültelerden yetişen bireylerin gerekli donanımla yetiştirilip yetiştirilmedikleri tartışılırken; mezun olan bireylerin doğru alanlarda kullanılmaması, nitelik açısından büyük bir karmaşaya neden olmaktadır. Yaşanılan bu karmaşa ise ulusal gelişimimizi olumsuz etkilemektedir (Salderay,2005).

Özel güzel sanatlar (resim-iş) eğitimi nedir?

Özel gereksinimli bireyin temel ihtiyaçlarına çözüm getirecek yaklaşımların, sanat yoluyla uygulanması ve yapılanması sürecine verilen genel ad.

Zihin engelli bireyler için güzel sanatlar(resim-iş) eğitimi nedir?

Zihin engelli bireyler için güzel sanatlar eğitimi: Özel gereksinimli bireyin sahip olduğu özel durumu daha iyi bir konuma getirebilmek için oluşturulmuş güzel sanatlar (resim-iş) içerikli etkinlikler ve çalışmalar sürecine verilen genel isimdir (Salderay, 2003).

Zihin engelli bireyler için güzel sanatlar (resim-iş) eğitimi niçin gereklidir?

Zihin engelli bireyin; bireysel kimlik kazanması, başarı ve başarı duygusunu tatması, güven ve cesaretinin artırılması, sosyal yaşama uyumunun sağlanması, el - göz ve el - göz - beyin koordinasyonun sağlanması, duygusal yapısının geliştirilmesi ve düzenlenmesi, ifade gücünün geliştirilmesi, algılama yapısının artırılması, büyük kas ve küçük kas becerilerinin artırılması, kıyaslamalar ve benzetmeler yapabilmesinin sağlanması, yaratıcılık oluşumunun geliştirilmesi, estetik beğeni ve haz duygusunun geliştirilmesi ve diğer akademik alanlardaki (Türkçe - Matematik - Yazı yazımı - Kavram Bilgisi, Günlük yaşam becerileri .... vb. ) bilgi ve becerilerin öğretiminin veya genellemesinin yapılabilmesi için gereklidir (Salderay, 2003).

Zihin engellilere yönelik özel sanat eğitimini her hangi bir eğitmen verebilir mi?
Bu konuda bir eğitmenin ders verebilmesi için hem zihin engelli bireylerin ihtiyaçları konusunda bilgili olmalı hem de sanat eğitimi konusunda beceriye ve olanaklarına yönelik bilgiye sahip olmalıdır. Zaten ülkemizdeki en büyük sorunlardan bir tanesi de alanda uzmanlaşmış meslek elemanlarının olmamasıdır (Salderay,2005).

Özel sanat eğitimi neden çok önemli?

Genelde birçok aile, “benim çocuğum okumayı yazmayı bilmiyor; resim yapsa ne olur yapmasa ne olur” diye düşünmektedir. Ancak; resme yönelik oluşturulan özel sanat eğitimi programı ile çocuğun çizgisel yapısı çok hızlı bir şekilde geliştirilebileceği gibi öğrendiğini unutmaması da sağlanabilmektedir. Böylece; çocuğun yazı yazma gelişimine büyük bir katkı sağlanabilmektedir. Kısacası; özel sanat eğitimini bir tekerleğin göbeği olarak düşünürsek okuma, yazma, matematik vb. alanları da bu tekerleğin parmakları olarak düşünebiliriz. Diğer bir deyişle özel sanat eğitimi ile her türlü bilgi, öğrenciye etkili ve kalıcı bir şekilde verilebilmektedir. Bu nedenden dolayı özel sanat eğitimi zihin engelli bireyler için çok önemlidir (Salderay, 2005).

Uygulanan Programlar




  • Yapılacak Etkinlikler:



  • Kağıt hamurundan rölief yapımı:



  • Çamur şekillendirme çalışmaları



  • Çamur biçimlendirme çalışmaları



  • Şerit halinde gazete yırtma çalışmaları



  • Şerit halindeki kağıtları küçük parçalara ayırma çalışmaları



  • Pastel boya çalışmaları



  • Sulu boya çalışmaları



  • Kalem ve kalem boya çalışmaları



  • Fırça çalışmaları



  • Sünger çalışmaları



  • Çamur dövme çalışmaları



  • Yüz boyatma çalışmaları



  • Parmak boya çalışmaları



  • El baskı çalışmaları



  • Genel yırtma çalışmaları



  • Makas kullanımına yönelik çalışmalar



  • Çamur + alçı çalışmaları





  • Genel Hedefler:




  • Küçük kas becerilerinin geliştirilmesi:



  • Başat elin kullanımının artırılması



  • Başat el-etken parmakların kullanımının artırılması



  • İki elin eşgüdümsel kullanımının artırılması



  • Parmak uçlarının etken kullanımının artırılması



  • El-göz eşgüdümünün sağlanması ve geliştirilmesi



  • El-göz-beyin eşgüdümünün sağlanması ve geliştirilmesi



  • Alet kullanma becerisinin artırılması:



  • Yazı araç gereçlerinin kullanımı



  • Etkinliğe yönelik aletlerin (spatula, çekiç, merdane ..vb.) kullanımı



  • Temizliğe yönelik araç-gereçlerin kullanımı



  • İletişim becerilerinin artırılması


Özel sanat eğitimi ile karşılaşan aileler bu konuda neler düşünüyor?


  • Genelde başlangıçta, bu olayı bir yetenek işi olarak algılayıp; “benim çocuğumda yetenek yok ancak; bir denemesini istiyorum” diye yaklaşılmaktadır. Ancak; çocuk sanat eğitimi atölyesinde çalışmaya başladıktan sonra; evde bulaşık yıkamaya, etrafı düzenlemeye, kendi kıyafetlerini kendi başına giymeye, kendi başına alış veriş yapmaya, kendi başına karar vermeye, açılan sergilerde birey olarak yer almaya ve en önemlisi “sen karışma ben yapabilirim” demeye başladıktan sonra özel sanat eğitiminin gerçek yüzü ile karşılaşmakta ve artık ondan vazgeçememektedirler (Salderay, 2005).
Ailelerin ağzından ÖZEL SANAT EĞİTİMİ

Oğlumun yapamayacağına, başaramayacağına ve bu durumun hep böyle ömür boyu süreceğine inanmıştım. Bu yaşadıklarımın da benim kaderimin bir parçası olduğuna inanmış yada inandırılmıştım. Karşılaştığım tüm eğitimcilerin bilgili ve alanına hakim olduklarını; kendimin ise bilgisiz ve yetersiz olduğunu düşünüyordum. Ancak; Bülent Bey ile o günkü konuşmada, eğitimcilerin, doktorların da yanılabileceği çocuğumuzu bizden başka hiç kimsenin daha iyi tanıyamayacağı söyleniyordu. Tüm cesaretim o günkü konuşma ile yerine geldi. Oğluma ve kendime olan inancım yerine gelmeye başlamıştı. O gün hayatımla ilgili şu kararı aldım: önce kendimi sonra oğlumu değiştirecektim. Sanat eğitimi sürecimize, almış olduğum bu kararla birlikte başladık.




  • Bu sözcükler bir çok aile için çok fazla bir şey ifade etmez. Onların çocuklarında ayakta durabilme süreci doğal akışı içerisinde kendiliğinden olur ve gerçekleşir. Ama; bizim için öyle mi? Hep arayış, hep koşturmaca ve mücadele sürecidir bu. Deniz yedi yaşındayken başladı bu süreç. Bazen dolmuşla, bazen elinden tutarak, bazen de sırtımızda. Umutlar sevinçler üzüntüler birbirini kovaladı. Her adım bir başka arayışa, Bir başka umuda taşıdı bizi. Deniz bu süreçte sevecen, özverili, güzel öğretmenlerle, İnsanlarla karşılaştı genellikle. Çünkü çirkinlikleri hepten unutmaya karar verdik. Güzellikler yakalanmadıkça yaşam da çekilmez oluyordu. Sanat Eğitimcisi Bülent SALDERAY’la karşılaşmamız 2000 yılı sonbaharında oldu.Yine içimizde binbir şüphe binbir acabalar? Bu soru işaretleri yerini kısa sürede çok güzel gelişmelere bıraktı. Bülent Bey’le yapılan çalışmalar Deniz’e sanat eğitimi kadar ayakta durabilme sürecini de başlattı. Kocaman elleriyle minicik fırçayı tutamama ve titremelerle başlayıp, renkleri, tonları, karışımları tamamı ile serbest fırça hareketlerine uzanan ve bana kahvemi yapıp getirmesine kadar devam eden mutlu bir akıştı yaşadıklarımız. Zaman içinde umutsuzlukları geriye gitmeleri kaybetmeleri hatırlamak bile istemediğimiz bir süreçti bu.Kızım Müjda’nın yapmış olduğu faaliyetler, onun düşünce çemberini genişletti. Düşüncelerini becerileriyle pekiştirebiliyor, kendi düşünce ve becerileriyle faaliyetini tamamlayabiliyor. 20,06,2003


KAYNAKÇA


  • SALDERAY, Bülent (2001). Zihin Engelli Bireylerle Çalışan Özel Eğitim Öğretmenlerinin Plastik Sanatlar Eğitimine İlişkin Görüşleri, Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Yayımlanmamış Uzmanlık Tezi.
  • SALDERAY, Bülent (2002). Özel Bir Sergi; Deniz YILDIRIM’ın I. Kişisel Resim Sergisi: Benim Dünyam, Denizli, Türker Baskı.


    SALDERAY, Bülent. Antalya-Yerel Yenigün Gazetesi – 04.02.2005 Cuma (sayfa 7)
  • SALDERAY, Bülent. Antalya-Yerel Yenigün Gazetesi –02.11.2005 (sayfa beş)
  • SALDERAY, Bülent. Antalya-Yerel Yenigün Gazetesi – 22.06.2005 Çarşamba

  • SALDERAY, Bülent. Antalya-Yerel Yenigün Gazetesi – 02.06.2005 Perşembe

  • SALDERAY,Bülent.(2002). Zihin Engelli Bireyin Yaptığı Sanatsal Çalışmanın Onun Kabul ve Değer Görmesindeki Etkisi. Antalya: Özel Çalışma Program cd.si.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder