4 Ağustos 2010 Çarşamba

Türkiye'de Zihin Engelli Çocukların Eğitimleri

Türkiye'de Zihin Engelli Çocukların Eğitimleri

Türkiye'de zihin engellilik durumu tek bir
boyutta, zekada gerilik boyutunda ele alınmaktadır. En azından uygulamadaki durum
budur.

Ülkemizde zihin engellilerin büyük çoğunluğunu hafif derecede
olanlar oluşturmaktadır. Bu gruba giren çocukların farkedilmeleri çoğu kez ilköğretim
öncesinde mümkün olamamaktadır. Çünkü bu çocuklar okul öncesi dönemde
yaşıtlarından farklı davranışlar göstermemektedirler ya da gösterdikleri farklılıklar
çok azdır, dolayısıyla gözden kaçmaktadırlar. Ancak okula başlandığında yaşanan
yoğun okuma-yazma ve akademik öğrenme yaşantıları, bu çocuklar ile yaşıtları
arasındaki farkı daha açık bir biçimde ortaya koymaktadır.

Türkiye'de zihin engelli çocukların tanılanmaları ve uygun özel eğitim ortamlarına
yerleştirilmelerinden illerde bulunan rehberlik ve araştırma merkezleri sorumludur.
Rehberlik ve araştırma merkezleri genellikle okullarda yaptığı taramalarla ya
da siz, öğretmenlerin gönderdiği öğrencileri inceleyerek bu çocukları belirler. Bu
gruptaki çocukların çok azını anne babası elinden tutup rehberlik ve araştırma merkezine
getirir.

Bu işleyişle ilgili olarak, rehberlik ve araştırma merkezlerinin olanaklarının sınırlı
olması, bu nedenle her okula ulaşılamaması, zihin engellilik durumunun belirlenmesinde yalnızca zeka bölümü puanının dikkate alınması, yapılan taramalarda görüşlerine
başvurulan öğretmenlerin bu konuda yeterince bilgi sahibi olmamaları,
sıklıkla eleştiri konusu yapılmaktadır.
Gerilik durumları orta ve ağır derecede olan zihin engelli çocuklar çoğu kez okul öncesinde
farkına varılırlar. Çünkü yaşıtları ile aralarında gözle görülebilecek ciddi
farklılıklar vardır.

Konunun eğitim boyutuna bakıldığında, son 10-15 yıl içerisinde kaydedilen olumlu
gelişmelere rağmen ortaya iç açıcı bir tablo çıkmamaktadır. İlköğretim çağındaki zihin
engelli çocukların ancak % 5'ine özel eğitim olanakları sağlanabilmektedir. Geriye
kalan çocuklar ya düşe kalka normal sınıflara devam etmekte ya da en doğal hakları
olan eğitim hakkından yoksun bırakılmaktadırlar.


Eripek, S. Zihinsel Engelli Çocuklar . Eskişehir: Anadolu Üniversitesi
Yayınları

2 Ağustos 2010 Pazartesi

Özür, Yetersizlik, Engel

Özür: Doğum öncesi, doğum anı ve doğum sonrası ortaya çıkan çeşitli nedenlerle, bireyin organlarının çeşitli işlevlerini yerine getirmesinde ve kimi görevleri gerçekleştirmesinde ortaya çıkan zorlanım durumu. (kişinin yüzünde bulunan bir doğum lekesi bile herhangi bir iş başvurusunda sorun teşkil edebiliyorsa bu ben dahi engele dönüşmüş özre örnek verilebilir. Burada tam olarak işlev kaybından söz edilemez.)

Yetersizlik: Zihinsel, fiziksel, davranışsal ya da duyu organlarının zedelenmeye bağlı olarak tüm yadakısmen işlevlerinde gözlenen kayıpların ortaya çıkardığı durumu ifade eder.(Ataman, 97)

Engel: Yetersizliği ya da özrü olan bireyin çevreyle etkileşiminde karşılaştığı problemlerdir.

28 Temmuz 2010 Çarşamba

Özel Sanat Eğitimi Nedir?


Özel eğitimde sanat eğitimi Türkiye 'de yeni bir alan ; ancak ilk bakışta uygulanması zor görünen engellilerin de sanat eğitimi alabilmesi, bu çalışmaların Türkiye'deki öncüsü  Yard. Doç. Dr. Bülent SALDERAY tarfından çeşitli tez ve makale çalışmalarında ele alınmış ve uygulamalar ile sonuçları hakkında takipçilerine ve özel eğitim gerektiren çocuklarla ailelerine yeni bir pencere açmıştır.

Genel tanımı ile sanat eğitimi; eğitimin sanatla buluştuğu temel noktadır.

Sanat eğitimi, bireylere kişilik kazandırma, insancıl değerler aşılama, topluma karşı duyarlı hale getirme, yaşanılan olumsuz koşulları olumlu hale getirme, kendilerini gerçekleştirme, estetik değer ve beğeni ile donatma ve mutluluk öğelerini tatma konusunda yardımcı olabilen bir eğitim alanıdır.

Sanat eğitimi yalnızca; yetenekli, sanat eğitimini arzulayan ya da sanatsal faaliyette bulunmak isteyen bireyler için değil; toplumdaki bütün bireyler için gerekli olan bir olgudur (Salderay, 2003).

Sanat eğitiminin amacı nedir?

Sanat eğitiminin amacı sanatsal olana ulaşmak değildir. Sanatsal olana ulaşmak sanatın amacıdır. Sanat eğitiminin amacı bireye ulaşmaktır. Bu nedenden dolayı sanat eğitimi, bireyin ihtiyacına cevap verecek nitelikte oluşturulmalıdır ve uygulanmalıdır. Bireyin ihtiyacına cevap verecek bir sanat eğitimi programının oluşturulması bireyi iyi tanımakla ve isteklerini bilmekle ilintilidir (Salderay,2003).

Güzel sanatlar ile güzel sanatlar eğitimi arasındaki fark ne?

Genelde toplumda yaşayan bir çok insan, ne yazık ki daha; Güzel Sanatlar Fakültelerinden yetişen bireylerle Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümlerinden yetişen bireyler arasındaki farkı kavramış durumda değildir. Durum böyle olunca da; kimin ne iş yaptığının sınırı belirlenmemiş olmaktadır. Aslına bakıldığında; belki, bu çok büyük bir sorun olarak algılanmamaktadır. Ancak; durum eğitim açısından değerlendirildiğinde ise oldukça büyük sıkıntılara ve yanlışlıklara neden olmaktadır.

Güzel Sanatlar Fakültelerinde yetişen bireyler; genel yapı içerisinde, sanatı icra etmeye yönelik bir eğitim almaktalar. Diğer bir deyişle; fakültede yetişirken sanatın nasıl daha iyi yapılacağı konusunda geniş bir donanımla yetişmekteler. Daha doğrusu aldıkları eğitim sanatın uygulanmasına ve sanatın teorik yapısına yönelik bir programı içermektedir. Alınan bu program bireylerin sanatçı kişilikle yetişmelerinde (mezun olmalarında) önemli bir rol oynamaktadır. Güzel sanatlar fakültelerinin; sanatın gelişimi ve kültürlenme adına üstlenmiş oldukları bu rol, kuşkusuz göz ardı edilemez.

Ancak; Güzel Sanatlar Fakültelerinin Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümlerinden ayrıldığı önemli bir husus bulunmaktadır. Eğitim Fakültelerinin Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümlerinde yetişen bireyler sanatçı yetiştiren bir programdan çok eğitimci yetiştirmeye yönelik bir programdan mezun oluyorlar. Diğer bir deyişle; Eğitim Fakültelerine bağlı Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümlerinin temel amacı öğretmen/eğitimci yetiştirmektir. Bu bölümlerde yetişen bireyler, eğitimci bir kişilikle yetiştiklerinden sanatı icra etmekten çok öğrenciyi nasıl geliştireceğine yönelik bir programa tabi tutulmaktalar. Bununla birlikte; almış oldukları dersler çocuğun gelişim dönemleri, çocuğun psikolojik yapısı, çeşitli eğitim yaklaşımları, materyal hazırlama ve geliştirme….vb. eğitim konularını içermektedir. Bu süreçte; bireyler sanatın mevcut olanaklarını öğrenirken, bunu öğrenciye uygularken nasıl kullanacaklarını hem uygulamada hem de teorikte öğrenmiş oluyorlar.

Güzel Sanatlar Fakülteleri ile Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümleri birbirinden ayrı ve farklı programlar uygulayan yapılanmalardır. Yukarıda sözü edilen içerikler de bunu kanıtlamaktadır. Günümüz Türkiye’sinde bu fakültelerden yetişen bireylerin gerekli donanımla yetiştirilip yetiştirilmedikleri tartışılırken; mezun olan bireylerin doğru alanlarda kullanılmaması, nitelik açısından büyük bir karmaşaya neden olmaktadır. Yaşanılan bu karmaşa ise ulusal gelişimimizi olumsuz etkilemektedir (Salderay,2005).

Özel güzel sanatlar (resim-iş) eğitimi nedir?

Özel gereksinimli bireyin temel ihtiyaçlarına çözüm getirecek yaklaşımların, sanat yoluyla uygulanması ve yapılanması sürecine verilen genel ad.

Zihin engelli bireyler için güzel sanatlar(resim-iş) eğitimi nedir?

Zihin engelli bireyler için güzel sanatlar eğitimi: Özel gereksinimli bireyin sahip olduğu özel durumu daha iyi bir konuma getirebilmek için oluşturulmuş güzel sanatlar (resim-iş) içerikli etkinlikler ve çalışmalar sürecine verilen genel isimdir (Salderay, 2003).

Zihin engelli bireyler için güzel sanatlar (resim-iş) eğitimi niçin gereklidir?

Zihin engelli bireyin; bireysel kimlik kazanması, başarı ve başarı duygusunu tatması, güven ve cesaretinin artırılması, sosyal yaşama uyumunun sağlanması, el - göz ve el - göz - beyin koordinasyonun sağlanması, duygusal yapısının geliştirilmesi ve düzenlenmesi, ifade gücünün geliştirilmesi, algılama yapısının artırılması, büyük kas ve küçük kas becerilerinin artırılması, kıyaslamalar ve benzetmeler yapabilmesinin sağlanması, yaratıcılık oluşumunun geliştirilmesi, estetik beğeni ve haz duygusunun geliştirilmesi ve diğer akademik alanlardaki (Türkçe - Matematik - Yazı yazımı - Kavram Bilgisi, Günlük yaşam becerileri .... vb. ) bilgi ve becerilerin öğretiminin veya genellemesinin yapılabilmesi için gereklidir (Salderay, 2003).

Zihin engellilere yönelik özel sanat eğitimini her hangi bir eğitmen verebilir mi?
Bu konuda bir eğitmenin ders verebilmesi için hem zihin engelli bireylerin ihtiyaçları konusunda bilgili olmalı hem de sanat eğitimi konusunda beceriye ve olanaklarına yönelik bilgiye sahip olmalıdır. Zaten ülkemizdeki en büyük sorunlardan bir tanesi de alanda uzmanlaşmış meslek elemanlarının olmamasıdır (Salderay,2005).

Özel sanat eğitimi neden çok önemli?

Genelde birçok aile, “benim çocuğum okumayı yazmayı bilmiyor; resim yapsa ne olur yapmasa ne olur” diye düşünmektedir. Ancak; resme yönelik oluşturulan özel sanat eğitimi programı ile çocuğun çizgisel yapısı çok hızlı bir şekilde geliştirilebileceği gibi öğrendiğini unutmaması da sağlanabilmektedir. Böylece; çocuğun yazı yazma gelişimine büyük bir katkı sağlanabilmektedir. Kısacası; özel sanat eğitimini bir tekerleğin göbeği olarak düşünürsek okuma, yazma, matematik vb. alanları da bu tekerleğin parmakları olarak düşünebiliriz. Diğer bir deyişle özel sanat eğitimi ile her türlü bilgi, öğrenciye etkili ve kalıcı bir şekilde verilebilmektedir. Bu nedenden dolayı özel sanat eğitimi zihin engelli bireyler için çok önemlidir (Salderay, 2005).

Uygulanan Programlar




  • Yapılacak Etkinlikler:



  • Kağıt hamurundan rölief yapımı:



  • Çamur şekillendirme çalışmaları



  • Çamur biçimlendirme çalışmaları



  • Şerit halinde gazete yırtma çalışmaları



  • Şerit halindeki kağıtları küçük parçalara ayırma çalışmaları



  • Pastel boya çalışmaları



  • Sulu boya çalışmaları



  • Kalem ve kalem boya çalışmaları



  • Fırça çalışmaları



  • Sünger çalışmaları



  • Çamur dövme çalışmaları



  • Yüz boyatma çalışmaları



  • Parmak boya çalışmaları



  • El baskı çalışmaları



  • Genel yırtma çalışmaları



  • Makas kullanımına yönelik çalışmalar



  • Çamur + alçı çalışmaları





  • Genel Hedefler:




  • Küçük kas becerilerinin geliştirilmesi:



  • Başat elin kullanımının artırılması



  • Başat el-etken parmakların kullanımının artırılması



  • İki elin eşgüdümsel kullanımının artırılması



  • Parmak uçlarının etken kullanımının artırılması



  • El-göz eşgüdümünün sağlanması ve geliştirilmesi



  • El-göz-beyin eşgüdümünün sağlanması ve geliştirilmesi



  • Alet kullanma becerisinin artırılması:



  • Yazı araç gereçlerinin kullanımı



  • Etkinliğe yönelik aletlerin (spatula, çekiç, merdane ..vb.) kullanımı



  • Temizliğe yönelik araç-gereçlerin kullanımı



  • İletişim becerilerinin artırılması


Özel sanat eğitimi ile karşılaşan aileler bu konuda neler düşünüyor?


  • Genelde başlangıçta, bu olayı bir yetenek işi olarak algılayıp; “benim çocuğumda yetenek yok ancak; bir denemesini istiyorum” diye yaklaşılmaktadır. Ancak; çocuk sanat eğitimi atölyesinde çalışmaya başladıktan sonra; evde bulaşık yıkamaya, etrafı düzenlemeye, kendi kıyafetlerini kendi başına giymeye, kendi başına alış veriş yapmaya, kendi başına karar vermeye, açılan sergilerde birey olarak yer almaya ve en önemlisi “sen karışma ben yapabilirim” demeye başladıktan sonra özel sanat eğitiminin gerçek yüzü ile karşılaşmakta ve artık ondan vazgeçememektedirler (Salderay, 2005).
Ailelerin ağzından ÖZEL SANAT EĞİTİMİ

Oğlumun yapamayacağına, başaramayacağına ve bu durumun hep böyle ömür boyu süreceğine inanmıştım. Bu yaşadıklarımın da benim kaderimin bir parçası olduğuna inanmış yada inandırılmıştım. Karşılaştığım tüm eğitimcilerin bilgili ve alanına hakim olduklarını; kendimin ise bilgisiz ve yetersiz olduğunu düşünüyordum. Ancak; Bülent Bey ile o günkü konuşmada, eğitimcilerin, doktorların da yanılabileceği çocuğumuzu bizden başka hiç kimsenin daha iyi tanıyamayacağı söyleniyordu. Tüm cesaretim o günkü konuşma ile yerine geldi. Oğluma ve kendime olan inancım yerine gelmeye başlamıştı. O gün hayatımla ilgili şu kararı aldım: önce kendimi sonra oğlumu değiştirecektim. Sanat eğitimi sürecimize, almış olduğum bu kararla birlikte başladık.




  • Bu sözcükler bir çok aile için çok fazla bir şey ifade etmez. Onların çocuklarında ayakta durabilme süreci doğal akışı içerisinde kendiliğinden olur ve gerçekleşir. Ama; bizim için öyle mi? Hep arayış, hep koşturmaca ve mücadele sürecidir bu. Deniz yedi yaşındayken başladı bu süreç. Bazen dolmuşla, bazen elinden tutarak, bazen de sırtımızda. Umutlar sevinçler üzüntüler birbirini kovaladı. Her adım bir başka arayışa, Bir başka umuda taşıdı bizi. Deniz bu süreçte sevecen, özverili, güzel öğretmenlerle, İnsanlarla karşılaştı genellikle. Çünkü çirkinlikleri hepten unutmaya karar verdik. Güzellikler yakalanmadıkça yaşam da çekilmez oluyordu. Sanat Eğitimcisi Bülent SALDERAY’la karşılaşmamız 2000 yılı sonbaharında oldu.Yine içimizde binbir şüphe binbir acabalar? Bu soru işaretleri yerini kısa sürede çok güzel gelişmelere bıraktı. Bülent Bey’le yapılan çalışmalar Deniz’e sanat eğitimi kadar ayakta durabilme sürecini de başlattı. Kocaman elleriyle minicik fırçayı tutamama ve titremelerle başlayıp, renkleri, tonları, karışımları tamamı ile serbest fırça hareketlerine uzanan ve bana kahvemi yapıp getirmesine kadar devam eden mutlu bir akıştı yaşadıklarımız. Zaman içinde umutsuzlukları geriye gitmeleri kaybetmeleri hatırlamak bile istemediğimiz bir süreçti bu.Kızım Müjda’nın yapmış olduğu faaliyetler, onun düşünce çemberini genişletti. Düşüncelerini becerileriyle pekiştirebiliyor, kendi düşünce ve becerileriyle faaliyetini tamamlayabiliyor. 20,06,2003


KAYNAKÇA


  • SALDERAY, Bülent (2001). Zihin Engelli Bireylerle Çalışan Özel Eğitim Öğretmenlerinin Plastik Sanatlar Eğitimine İlişkin Görüşleri, Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Yayımlanmamış Uzmanlık Tezi.
  • SALDERAY, Bülent (2002). Özel Bir Sergi; Deniz YILDIRIM’ın I. Kişisel Resim Sergisi: Benim Dünyam, Denizli, Türker Baskı.


    SALDERAY, Bülent. Antalya-Yerel Yenigün Gazetesi – 04.02.2005 Cuma (sayfa 7)
  • SALDERAY, Bülent. Antalya-Yerel Yenigün Gazetesi –02.11.2005 (sayfa beş)
  • SALDERAY, Bülent. Antalya-Yerel Yenigün Gazetesi – 22.06.2005 Çarşamba

  • SALDERAY, Bülent. Antalya-Yerel Yenigün Gazetesi – 02.06.2005 Perşembe

  • SALDERAY,Bülent.(2002). Zihin Engelli Bireyin Yaptığı Sanatsal Çalışmanın Onun Kabul ve Değer Görmesindeki Etkisi. Antalya: Özel Çalışma Program cd.si.

23 Temmuz 2010 Cuma

ZİHİN ENGELLİLERİN ZİHİNSEL GELİŞİM ÖZELLİKLERİ



Zihin engellilerin en belirgin özelliklerinden birisi zihinsel gelişim ve fonksiyonlarda yaşıtlarından geri olmalarıdır. Zihinsel engellilerin zihin gelişimleri ve fonksiyonları yavaş ve geç gelişir. Başlıca zihinsel özellikleri şunlardır ;



  • Akademik kavramları geç ve güç öğrenirler: En az yetenekli ve başarısız oldukları alandır. En çok sıkıntı çektikleri çalışmalar bunlardır. Çabucak paniğe kapılır ve başarısız olurlar. Başarı fazla sabır ve tekrar gerektirir.


  • Dikkat süreleri kısa ve dağınıktır: Ders konusu ne kadar cazip olursa olsun etkinliklere katılma süreleri kısa olmaktadır. Dikkat sürelerini artırabilmek için çalışmaların sık sık değiştirilip ilgi çekici hale getirilmesi gerekmektedir.


  • İlgileri kısa sürelidir daldan dala sıçrar: Çok ilginç buldukları çalışmalarda bile kısa bir süre sonra bıkarlar. İlgilerinin uyanık tutulabilmesi için etkinliklerin ilginç hale getirilmesi gerekmektedir.


  • Soyut kavramları çok geç ve güç kavrarlar: Somut kavramları daha kolay ve iyi kavrarlar. Bunun için soyut kavramlar somutlaştırılarak öğretilir.


  • Zaman kavramları çok geç ve güç gelişir: Saat, gün, hafta, ay ve yılı kavratmak ileri yaşlarda mümkün olabilir.


  • Konuşmaya geç başlarlar: Konuşma gelişimleri zeka gerilik dereceleriyle orantılı olarak yavaş gelişir. Bu nedenle yaşıtlarından küçük olanlarla konuşmak isterler. Konuşma zekaya bağlı olarak gelişir. Onun için geç konuşma önemli bir gerilik belirtisidir.


  • Genelleme yapamazlar: Bilgileri yalnız öğrendikleri durumlarda kullanırlar. Köpeğe hayvan diyebilir ancak karınca hayvan değildir diyebilir.


  • Kazandıkları bilgileri transfer etmede çok güçlük çekerler: Öğrendikleri bilgileri benzer durumlarda uygulayamazlar. Örneğin bir vidayı açmak için tornavida bulamadığında tornavida işlevini görecek bozuk para, jeton vb. şeyleri kullanmayı düşünemezler.


  • Yeni durumlara uymada çok zorluk çekerler: Sınırlı yeteneğe sahip olduklarından yeni durumlara uymaları geç ve güç olur. Bu nedenle başarısızlıktan çekindiklerinden her yeni etkinlik karşısında gerginlik, direnme ve kaçma eğilimi gösterirler. Bu gibi durumlarda onlara destek olacak anlayışlı birinin yanlarında olmasını isterler.


  • Kolayca yorulurlar: Zihinsel engellilerin en belirgin özelliklerinden biride çalışmaları sırasında çabucak yorulmaları ve faaliyeti bırakmalarıdır. Özellikle etkinlikler onlar için güç geliyor ve başaramıyorlarsa yaptıkları işi derhal bırakmak isterler. Onun için çalışmalarda ilk girişimin başarılı olması için onları yapabilecekleri noktadan başlatmak çok önemlidir. Başarılı olmak onda ben yapabiliyorum güvenini sağlar.


  • Kendilerinden küçükler ile ilişki kurmayı ve oynamayı tercih ederler: Bu çocukların konuşma, ilgi, zeka, sosyal ve bilgi seviyeleri yaşıtlarından geri olduğundan kendi seviyelerinde anlaşabilecekleri takvim yaşları küçük, normal çocuklarla oynar ve arkadaşlık ederler. Aralarında seviye farkı olduğu için yaşıtlarını tercih etmezler. (zihinsel engelliliğin önemli belirtisi) Bu nedenle onları bu konuda ayıplamak ve önlemeye çalışmak yarardan çok zarar verir.


  • Gördükleri, duydukları şeyleri çabucak unuturlar, bellekleri zayıftır: bu durum zihinsel engellilerin karakteristik vasıflarından biridir. Hangi yol ve duyu organı ile alınırsa alınsın verilen uyaran ve bilgileri kısa zamanda unuturlar. Uyaranların iz bırakması için aynı şeyi değişik yer, zaman, durum ve şekilde yeteri kadar ve usanmadan tekrar etmek gereklidir.


  • Yakın şeylere ilgi duyarlar, uzak gelecekle ilgilenmezler: Etkinliklerin sonunda duyacakları haz ya da kazanacakları ödül onlar için önemlidir. Okuma yazma öğrenmek, iş sahibi olmak, ailenin geçimini sağlamak gibi uzak gelecek onları fazla ilgilendirmez. Senin bu öğrendiğin iş ilerdeki yaşamın için gereklidir, daha çok çalış gibi telkinler onları etkilemez. Onlar için etkinlik sonunda alacakları ödül önemlidir.


  • Algıları, kavramları ve tepkileri basittir: Eşya, olay ve durumlarla ilgili ayrıntılı algı ve kavramları çok basittir. Bu durum akılda tutma ve hatırlama yetenekleriyle ilgilidir. Onun için öğretilecek şeyin en önemli özelliklerini içeren algı ve kavramların öğretilmesine önem verilmektedir.


  • Duygu ve düşüncelerini açık ve bağımsız olarak ifade edemezler: Sahip oldukları konuşma, hafıza, yeni durumlara uyma ve algılama yetersizlikleri nedeniyle duygu ve düşüncelerini bağımsız ve açıkça anlatamazlar. Bu durumda kendilerini ifade etme fırsatının verilmemiş olmasının da rolü vardır. Duygu ve düşüncelerini kelimeler yada kısa cümlelerle ifade ederler. Bunların doğruluğunun onaylanmasını ve teşvik edilmeyi beklerler. Bunun için eleştirmemek ve kendilerini ifade etmelerini teşvik etmek çok önemlidir. Ana-baba ve öğretmenler hayallerindeki ideal insanın özelliklerine göre ayarlanmış bir eğitimden uzak durulmalıdır.

Zihin Engeli Nedir ?



Zihin engelliler, AAMR (Amerikan Zeka Geriliği Birliği)’nin 1992 yılında yaptığı tanımda zihinsel işlevlerdeki ve uyumsal alanlardaki sınırlılıklarıyla tanımlanmaktadırlar. Tanımda uyumsal beceri alanları iletişim, özbakım, ev yaşamı, sosyal beceriler, toplumsal yararlılık, kendini yönetme, sağlık ve güvenlik, işlevsel akademik beceriler, boş zaman ve iş olarak sıralanmaktadır (Eripek, 1998).

AAMR’nin, 2002 yılında önerdiği yeni tanım ise şöyledir (Vuran, 2002) :

Zeka geriliği, hem zihinsel işlevler hem de kavramsal, sosyal ve pratik uyum becerilerinde anlamlı sınırlılıklar görülen bir yetersizlik olarak nitelendirilmektedir. Bu yetersizlik 18 yaşından önce ortaya çıkmaktadır.

AAMR’nin 2002’de önerdiği zeka geriliği tanımında zeka geriliği gösteren çocukların tanılanması ve sınıflandırılması açısından önem gösteren başlıca beş varsayım ileriye sürülmüştür. Bunlar:

  • Varolan işlevlerdeki sınırlılıklar, bireyin akran grubu ve kültürünü yansıtan toplumsal çevresi bağlamında dikkate alınır.
  • Geçerli bir değerlendirmede, hem kültürel ve dil farklılıkları hem de iletişim, duyu, motor ve davranışsal farlılıklar göz önünde bulundurulur.
  • Bireylerde, sınırlılıklarla güçlü yanlar birlikte bulunur.
  • Sınırlılıkları tanımlamanın amacı, bireyin ihtiyacı olan destek hizmetlerin neler olacağınıbelirlemek içindir.
  • Genellikle, belli bir süre içerisinde uygun destek hizmetler aralıksız sağlandığında, zeka geriliği gösteren bireyin yaşam fonksiyonlarında ilerlemeler meydana gelecektir.
2002 yılında yapılan yeni tanımda, zihin engelliler, zihinsel işlevlerinin yanısıra kavramsal sosyal ve pratik uyum becerilerinde sınırlılıklar göstermeleriyle de tanımlanmaktadırlar.
Tüm bireylerin eğitiminde olduğu gibi zihin engelli bireylerin eğitiminde de, onların ileride başkalarına bağımlı olmadan yaşamlarını sürdürebilmeleri, kendi kendilerine yeterli duruma gelmeleri ve toplumla bütünleşmeleri amaçlanmaktadır. Bu amaca ulaşılması, bireyin bireysel farklılıkları ile yapabildikleri dikkate alınarak eğitim gereksinimlerinin belirlenmesi ve
gereksinimlerine uygun eğitim ortamlarının sunulmasıyla mümkün olabilmektedir (Cavkaytar, 2000).
AAMR’nin 2002 yılında yaptığı yeni tanım çerçevesinde ileriye sürülen “genellikle, belli bir süre içerisinde uygun destek hizmetler aralıksız sağlandığında, zeka geriliği gösteren bireyin yaşam fonksiyonlarında ilerlemeler meydana gelecektir” varsayımı, zihin engellilerin eğitiminde bağımsız yaşam işlevlerinin geliştirilmesinin altını çizmektedir.

Bağımsız yaşam becerileri, bireyin başkalarına bağımlı olmadan, yaşamını sürdürmesi için gerekli olan becerileri içerir (Neistadt ve Marques, 1984). Bağımsız yaşam becerileri çeşitli gruplar altında sınıflandırılmaktadır. Close, Sowers ve Bourbeau (1985) tarafından yapılan sınıflandırmada bağımsız yaşam becerileri, meslek öncesi ve mesleki beceriler, başarı için gerekli temel beceriler, uyum için gerekli beceriler, günlük yaşam becerileri olarak ayrılmaktadır.  

16 Temmuz 2010 Cuma

AMAÇ

Zihin Engellilerin Eğitimi Blog'u Engelli çocuğa sahip aileleri; çocuklarının eğitim ortam ve süreçlerinde desteklemek amacıyla kurulmuştur.Blog en kısa sürede ailelere yardımcı, yönlendirici ve işlevsel bilgilerle dolu içeriği ile hizmet verecektir.